EĞİTİMEVİ.NET
   
  İZNİK-DERBENT
  icimdeki-Hasret
 

                                                                      İÇİMDE BÜYÜYEN  HASRET
1950’li yıllarda çocukluğumu yaşarken rahmetli Kerime Ninemden KILKIŞ ve PAPRAT Köyü hikayelerini dinleyerek büyüdüm. Ben büyürken içimdeki hasrette büyüyordu. Rahmetli amcaoğlu Halil TORLAK ile durmadan,ninemizden memleket dediği Paprat Köyü hikayelerini  dinlemek,bizim için ayrı bir zevkti.Ninemiz hep anlatıyordu ama doğru muydu,yoksa biz onları efsunlanmış gibi dinlerken,inanılmaz bir sessizlik içinde pür dikkat oluyorduk ,ondan mıdır bilemiyorum.

             O günün yaşlılarının  Paprat’tan pek fazla bahsetmeyişlerini acıklı, yürek yakan günleri tekrar yaşamak istemeyişlerine bağlıyorum. Çünkü mübadeleye (GÖÇE)karar verildiğİnden daha köy terk edilmeden,Anadolu’nun değişik yerlerinden Paprat’a gelen Rumlar evin bir odasına yerleştirilmişler bile.Köyden hiçbir şeyi yanlarına alamadan,çıktıkları yolculukta Rumlar at kamçılarıyla yaşlı Türk kadınlarını çocuklarının gözü önünde döverek,üstlerinde kayda değer ne var ne yok almışlar.Bunları Allah uzun ömürler versin,Paprat Köyü gezisinden döndükten sonra Esma ÜRÜN’den dinledim.

            Yunan şehirleri içinde ninemden ilk ve sürekli duyduğum KILKIŞ(Kilkis) şehridir. Çünkü 1370 yılında II.Murat tarafından fethedilen Rumeli topraklarına atalarımız Karaman’dan göç ettirilerek,Selanik vilayetinin Kılkış kazasının Paprat(Kirazlık) Köyüne iskan ettirilmiştir.

            Buralara kesin olarak ne zaman gittiklerini bilemiyoruz ama 1370’li yılardan sonra Balkanlarda Türk nüfusunu artırmak için göçlerin başladığını biliyoruz. Atalarımızın o günün şartlarında nasıl gittiklerini,ne şartlarda ulaştıklarını,Paprat’ı nasıl yaşam yeri olarak seçtiklerini bilemiyoruz.Keşki o göçün hikayesi nesilden nesile, anlatıla anlatıla günümüze kadar taşınabilseydi.

            Selanik ile Kılkış(Kilkis)arası 75 km.olup,çok güzel bir yol ağı ile bağlanmış.Kılkış Selanik arası ova olup verimli tarım alanları oluşturulmuş.Kılkış 40.000 nüfusuyla görüntüsüyle,tipik bir Anadolu kasabasını andırıyor. Adını zikrettiğim yerlere yaklaştıkça içimdeki heyecanımda artıyordu. Sanki rahmetli nineme  <<Nine bir gün senin hatırına o yerlere mutlaka gideceğim>>  sözünü tarih önünde vermişim de ,şimdi o manevi sorumluluğu gerçekleştirdiğim için heyecanlanıyorum diye düşündüm.Gördüğüm her trafik tabelası kaç km. kaldığını yazıyor diye heyecanlanıyorum.

             Nihayet KIlkış düz bir ovada gözüktü. Aklıma rahmetli değerli şairimiz Orhan Veli Kanık’ın Gemlik’e yaklaşınca  << Gemlik’e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma!>> dizeleri geliyor. Şehir içinde arabamızla bir tur attıktan sonra büyük bir marketin önünde durduk. Paprat Köyünü kime sordu isek,o günkü adıyla bilene rastlamadık.Ben eşim ve kızım ile kendi aramızda galiba bulamayacağız diye konuşurken,yanımıza otuz beş yaşlarında bir Yunan delikanlısı geldi.Biraz Türkçe bildiğinden konuşmalarımız dikkatini çekmiş olmalı ki,neresini arıyorsunuz diye sordu.O anda çakı bulmuş çocuk gibi sevindik.Paprat Köyü’nün bugünkü Yunanca adın Pantakresia diye telaffuz ettiğimizden,bize söyleyişiniz yanlış PONTOKRERASİA olacak deyip eski adı Paprat deyince,tamam dedik doğru adresteyiz.

              Bize Paprat’ın Kılkış’a 33 km.olduğunu, yolunun da güzel asfalt kaplı olduğunu ifade etti. Gerekli tarifleri aldıktan sonra bir akşamüzeri Paprat’a doğru yola koyulduk.Kılkış’tan Paprat’a doğru giderken,içimden neler geldi geçti.Kendi kendime onlarca soru sorup,yine kendim cevaplamaya çalıştım.Müthiş bir duygu seli yaşıyorum.Bu yollardan atalarımız defalarca yürüyerek,atla eşekle kim bilir kaç defa gidip geldiler.Rahmetli babam bu yoldan beş altı yaşlarında ne şartlarda bilip bilmeden,Anadolu’ya doğru yola çıktı diye hep içimden,gel gitleri yaşadım.Kah boğazım düğümlendi,kah gözlerim doldu.

          33 km.lik Paprat yolculuğunun yavaş yavaş sonuna doğru yaklaşıyoruz.Giderken birçok köyü ve yol tabelalarını geride bırakıyoruz.Köye doğru virajı fazla olmayan,tatlı bir yükselti ile gidiyoruz.Etraf alabildiğine yeşil ama tarlalar hemen hemen boş gibi.Bu duruma pek şaşırmıyoruz.Zira birkaç yerde Yunanlıların tembel olduklarını dinledik.Paprat köyü’nün etrafındaki birçok tarla yıllar içinde terk edildiğinden artık ormanlık alana dönüşmüş.Köyün arkasını yasladığı dağ gür meşe ormanlarıyla kaplı ve Bulgar sınırına dayanmış en son köy.İnsan ister istemez şöyle düşünüyor..Atalarımızı feda edercesine gözden ırak Batı Trakya’nın en uç noktasına yerleştirmişler.Havası , yeşilliği ve suyu bol diye belki de atalarımız buraya tercihen yerleşmişler.

          Paprat Köyü kiraz,ceviz,vişne bahçeleriyle kaplı.Köye tatlı bir viraj ile giriyoruz.Köyün içinden suyu az bir dere geçiyor.Esme Ürün önce o dereyi ve virajı sordu.Köye girdiğimizde bizi yolun üst tarafına yapılmış kocaman bir istavrozu olan kilise karşılıyor.Yıllarca okunan Allah’ın ezanının yerine bugün çanlar çalıyor.Nasıl içimde gel gitlerim olmasın,fırtınalar kopmasın…Kiliseyi görünce içimden en son ezan ne zaman okundu,okuyan kimdi?Dedelerimin köyündeydim ama o günlere ait hiçbir eser,işaret Türkçe bilen yoktu.Köyün hırsızı gibi kendimizi yapayalnız hissettik.

          Köyde hiç Türkçe bilene rastlamadık.O günlerin tek şahidi olarak yaşlı dut ağaçlarını gördük.Bize yardımcı olan,bizimle gelen Mehmet Furina ve Emine adlı kızı dil konusunda yardımcı oluyorlar.Yunanlılar sorduğumuz bir yeri tarif etmede yetersiz olduklarından, Mehmet Furina adlı dostumuzu bir hafta boyunca çok yoruyoruz.

          Köye girdiğimizde taştan yapılmış güzel bir ev ile önünde oturan iki emekli görünümlü yaşlılar dikkatimizi çekiyor yanlarına gidiyoruz.Bizi gayet güler yüzle karşılıyorlar.Köyde şu anda yaşayanların Anadolu’nun değişik yerlerinden geldiklerini söylüyorlar.Buyur ettiler,kahve yapalım dediler.Biz sıkıntı vermemek düşüncesiyle teşekkür ederek nazikçe reddettik.Bir hafta boyunca gezip gördüğümüz yerlerde,biz Türklere sıcak bakanlar olduğu gibi sıcak bakmayıp,düşman görenlerde var.Geneli şunu  söylüyor <<Bunlar tarihte kaldı.Atalarımız,acısıyla tatlısıyla bir şeyler yaşamışlar.Bizim suçumuz ne diye itirafta etmeden duramıyorlar.

         Paprat Köyünde hep bir tanıdık bir işaret göreceğim diye dikkatlice bakıyorum.Kamerayla görüntüler çekiyorum.Velhasıl değişik düşünceler içinde deli gibi oradan oraya koşturuyorum.Nihayet ayrılma zamanı geldi.Konuştuğumuz köy sakinlerine veda ederek,Kılkış’a doğru harekete geçtik.

        Yunanlıların bir özelliği Türkçeyi konuşma dilinde kullanarak yeni nesillere torunlara hep öğretmişler. Bir petrol istasyonunda yakıt almak için  durduğumuzda 90 yaşında bir ninenin son derece akıcı Türkçe konuşarak ve orada evine davet edip çay, kahve ikramında bulunması bizi ziyadesiyle mutlu etmiştir.1920 doğumlu Fotina adlı nine 1921 yılında Bursa’nın Kestel ilçesinin Dereköyü’nden göç ettiklerini ve orayı ziyaret ettiklerini gözleri parlayarak anlattı.

        Yunanistan’ın ekonomik kriz içinde boğuşması o ülkenin yüzünü soldurmuş. Kapanan iş yerleri,çürümeye terk edilmiş fabrikalar, bütün çıplaklığıyla belli oluyor.İnsan yapısında sadece bu dünya için yaşama felsefesi ve tembellik iliklerine kadar işlemiş.Bunu çok rahat fark edebiliyoruz

        O ülkede Türk ve Müslüman olmakla gururlandım. Ülkemiz çalışkan insanlarıyla tarlalarına hayat vermişler. İpsala’dan ülkemize girerken daha tarlaların görünümü ve bitki örtüsü hemen değişiyor.Türk insanı toprakla dost olmuş kaderim bu demiş.

       Köyümün insanından, okumuşundan şunları rica ediyorum. Yetiştirdiğimiz çocuklarımıza geçmişimizi iyi anlatalım. Geçmişimizle duyduğumuz gururu çocuklarımıza da yaşatalım.Oraları ziyaret etmek isteyenler toplanıp bir tur ile gidilebilir.

       Fotina Ninenin elini öperek veda edince <<İşte dedi sizin bu adetinize bayılıyorum.Büyüğün elini öpüyorsunuz.Bu alışkanlığınız hiç değişmemiş.Bizde gençler büyük diye saygı duyarak asla el öpmezler.

      Atalarımız burada yaşadı,burada sevindi,burada üzüldü.İdealleri oldu,korkuları oldu,duyguları oldu.Yaşadı yaşayamadı ama çoğunun ömürleri burada tükendi.

      Geçmişi konuşarak yüzleşerek dedemin ninemin tekrar görmek isteyip de göremediği yerleri onların adına gördüğümden, mutlu ve bir o kadarda duygulu bir ruh hali ile bir akşam üzeri güneşin kızıllığında Paprat’a günün birinde İnşallah tekrar geleceğiz umuduyla veda ettik.

                                 05.07.2011  MüminTORLAK     

                                                                                                                                                                                                      

 
  Bugün 5 ziyaretçi burdaydı!  
 
İHSAN DURAK WEB SAYFASINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol