KÖYÜMÜN İNSANI
Dedeleri veya babaları 1923 yılında Mübadele Kanunu yürürlüğe girince köyümün insanının yolculuğu 1924 yılında Yunanistan'ın Selanik vilayetinin Kılkış (Kilkiş bugünku adı ) kazasının Paprat ( Muryez bugunkü adı )köyünden başlamış. Meşakkatli bir yolculuktan sonra gemi ile değişik yerlere çıkılmış ama hiç birinde kalmayıp tren ile İznik'ten Bilecik 'e geçilmiş. Bilecik’ten Yenişehir üzerinden bugünkü Derbent'e gelinmiş. Burada yaşayan Rumların tekrar geriye dönüş umutları yeşermesin diye Türk topçuları tarafından topa tutulup,yakılıp yakılmış Derbent.
Uzun bir göç yolculuğunun verdiği yorgunluk , umutsuzluk ,hastalık köylüğü bitap ve çaresiz düşürmüş.Geçinmenin peşine düşüp hayvancılıkla ,çiftçilikle yevmiyecilikle hayatlarını idame ettirmişler.Köylü bütün bu sıkıntıları yaşarken özünü bozmamış ,umutsuzluğa kapılmamış,hayata tutunmanın dolu dolu yaşamanın yollarını aramış.Bu yolları yakalamak onlar için ,sır olmamış.Çünkü ,zaten yoktan gelmişler,her türlü acıyı tatmışlar ,mutluluğa değil acıya merhaba demişler bu demeyi kendilerine şiar edinmişler.
Köye ciddi bir niyetle avret ettiklerinden kabuğu kırmayı ,mücadele etmeyi atadan oğla taşımışlar.İlk yerleşme günlerinde para etmeyen ve işlenmesi tam olarak bilinmeyen zeytin ağaçlarını keserek odun diye yakmışlar.Ancak 1950'li yılların başında köylünün zeytine bakış acısı değişmiş Rumardan ve Osmanlılardan kalma yaşlı çelebi dediğimiz devasa ağaçlar aşılanarak Tirle Zeytinine yönelmişler.Yeni ekilecek alanlar yaratılarak,deli tabir ettiğimiz zeytin fidanları dikilerek belli bir yıldan sonra aşı yapılarak bu günkü zeytin bahçeleri oluşturulmuştur.Bu günkü mevcut olan İznik yolu ve Şaraphane mevkileri ya buğday tarlaları veya bağ bahçe olarak kullanılmaktaydı.Zeytinin ekonomik getirisi keşfedilince bugünkü zeytinlikler yetiştirildi.
Bu değişimde rahmetli olan Halil EKİM 'in ,Hasan YAŞA'nın İbrahim TORLAK'ın ,Hasan MUTLU'nun öncülük ettiklerini hatırlatmak isterim .Köylü ektiği zeytini bakıp büyütebilmek için su ihtiyaçını emme dediğimiz sondaj çalışmalarıyla çözmekteydi.Kalkınan Ülkemiz ile birlikte köyümüzünde gözü açılmakta ,ufku genişlemekteydi.Rumlardan kalma ark Değirmenidere suyunun bir yerlere taşındığının emaresiydi.Yıllar öncesinde Emekli Öğretmen Beytullah ÇAVDAR tarafından Değirmen deresi suyunun zeytinlik başlarına gidebileceği dillendirildiğinde su ile dönen kara değirmen sahiplerine hiç sıcak gelmemişti.Fakat gidişat o yönde olduğundan 1970 yılı başlarında yeniliğe açık olan köylülerimiz tarafından su, Yanıkbağlara ve Zeytinlik Başına taşınarak köyümüzün zeytin ağaçlarının bitki örtüsüne dönüşmesini sebep olmuştur.
Yeniliğe açık değişimden yana olan köyümün insanı artık fakirlik kabuğunu kırmıştır. Gençlerinde çalışma azmi var, ama hasetlik yok. Türk insanına mülayim (yumuşak )yapısını oluşturmaktadır. Sözünün eri olup borcuna sadıktır.İzlikteki bankalar hiç bir Derbent’liyi borcundan dolayı aramamış ve icralık olmamıştır.
Köyümüzün insanlarının güzelliklerini ileri görüşlülüklerini ifade edebilmek için yazımın başlığını "Köyümün İnsanı "koyuşumun sebepleri işte bunlardan dolayıdır.
Mümin Torlak
|